Facebook uygulamaları bize bir mikrosite üzerinde yapmayı hedeflediğimiz hemen her şeyi yapma imkanı sağlıyor. Bu nedenle ajansların son yıllarda en çok yaptığı işlerden olan mikrositelerin artık eskisi kadar efektif olmadığını daha net görebiliyoruz.

Aşağıda mikrositeler ve Facebook uygulamaları ile ilgili ufak bir karşılaştırma var. Bu karşılaştırmayı yaparken mikrositelerde yaptığımız işleri Facebook uygulamalarımızda da yapabildiğimizi göz önünde bulundurdum. Hangisinin daha efektif olduğuna siz karar verin.

Mikrositeler:

1- Marka mesajını ve ürünü anlatan kreatif bir fikir gerekir.

2- Sıfırdan bir site hazırlandığı için yüksek bir medya satınalması gerekiyor. Ancak bu şekilde sıfırdan hazırlanmış olan bu sayfa kullanıcılara ulaşır ve bilinirliği artar.

3- Kullanıcıları farklı bir alana tekrar tekrar toplamak her zaman büyük sıkıntı yaşatır. Kullanıcılar daha önce bildikleri bir alana gelmekten daha çok zevk alırlar.

4- Hem markayı hemde yeni ürünü/projeyi anlatacak bir domain bulmak gerekir.

5- Sadece medya satınalması yetmez, SEO yapılarak arama motoru dostu bir mikrosite oluşturmak gerekir. SEO için ek masraf ve zaman harcanması gerekir.

6- Domain, reklamlar, seo derken amaca uygun bir kitle oluşturmak çok büyük zaman kaybına neden olur.

7- Proje bittikten sonra toplanan veriler analiz edilir ve raporlanır. Mikrosite kaderine terk edilir ve kapanır. Bir süre sonra elimizde sadece bir veritabanı kalır. (Genelde o veritabanı da bir daha işe yaramaz, değerlendirilemez)

Bir de Facebook Uygulamaları için aynı maddeleri inceleyelim:

1- Marka mesajını ve ürünü anlatan kreatif bir fikir gerekir.

2- Markaya ait ana hesap üzerinde uygulamalar yayına alındığı için var olan bir kitle ile proje yayına geçer. Medya satınalması tamamen bu kitleyi arttırmaya yönelik olur, sıfırdan bir kitle oluşturmak gibi bir sorun kalmaz.

3- Kullanıcılar zaten aşina oldukları bir platformda bulundukları için uyum problemi yaşamazlar, benimsedikleri alanda daha rahat hareket ederler.

4- Marka sayfası altında olduğumuz için yeni bir domain arayışına girmemize gerek kalmaz, basit bir metin bile kullanıcıları uygulamaya çekmeye yetebilir.

5- Facebook'da seo kavramı çok yerleşmediği için bu tarz bir işleme gerek kalmaz, basit taktikler ile Facebook arama motoruna uyum sağlanabilir. (En azından şimdilik!)

6- Var olan kitlemize insan kazandırdığımız için topluluk oluşturma derdimiz olmaz, hedef kitlemiz değişse bile Facebook reklamları ile hedef kitlemizi çok rahat bir şekilde uygulamamıza yönlendirebiliriz. Uygulamanın tasarım ve kodlaması dışında ek bir zaman kaybı yaşanmaz.

7- Proje bittikten sonra sadece bu uygulamaya ait istatistikler ile gerekli analiz ve raporlama yapılır. Sadece bu uygulamaya katılan kullanıcılara ait veritabanı alınır. Tüm kullanıcıların hala bir arada kalması ve bir sonraki uygulamaya büyük bir artı (+) ile başlıyor olmanın keyfi ise size kalıyor.

Şimdi siz karar verin Facebook uygulaması mı? Mikrosite mi?