Dünyada bilgi teknolojilerinin yapısı her on yılda bir gerçekleşen bir mega dalga ile değişiyor ve dünyayı da değiştiriyor. Diğer taraftan dünya ekonomileri yeni normal denilen düzene alışmaya çalışıyor.
Pek çok teknoloji düşünürü, son bir yıl içerisinde var olan dalgalar ile sektör de “Bulut Bilişim ve Mobil Teknolojiler” dedi ve bu alanlar, yeni on yılın mega dalgası olarak ön plana çıktı. Peki, 2010’un en fazla konuşulan konuları arasında yer alan ve bu yıl da tartışılacak olan web’in bu büyük dalgasının, mevcut iş süreçlerine önemli değişiklikler getireceği gerçeğine siz ne kadar hazırsınız?
Bulut Bilişim, PC devriminin 27 yıl önce başlattığını tamamlamaya, müşteri ve sunucu arasında, daha önce mümkün olmayan eşit bir ilişki yaratmaya geldi. Bulut kullanıcısı, ister bir birey, ister bir şirket olsun, internet üzerinden çok ucuza, bir bilgi işlem altyapısı kiralayarak daha önce yapamadıkları işleri hızla yapabiliyor.
Aslında, daha yoğun bir dijital kültüre doğru bu engellenemez değişim karşısında şirketlerin nasıl konumlanacağını bilmeleri, bugünün en akıllıca iş hamleleri arasında gösteriliyor. Buluttaki gelişmelerden haberdar olmak ve olası dönüşümün nasıl olacağını kavramak, yeni çağda ayakta kalma stratejilerinin başında geliyor.
2011’e yönelik pazar hedeflerini gerçekleştirebilmek için dünyada da yaşanacak olan mobil iletişim rüzgarını yakalamak gerektiğine inanıyorum. Ülkemizde, 3G rüzgarı yılın neredeyse sadece ikinci yarısında yaşanmış olmasına rağmen tüm sektörler bundan etkilendi. Daha da etkilenmeye devam edecek. Ayrıca inovasyona dayalı projeler desteklenmeli, savunma sektörü odaklı projeler daha fazla yerli katkıyla ya da yerli sistem entegratörleri öncülüğünde gerçekleştirilmelidir.
Resmi Gazete’de yayınlanan, hükümetin 2011 yılı politika önceliklerini belirlediği “Ekonomi Programı”nda telekomünikasyon ve bilgi teknolojileri pazarının 2010 yılına göre yüzde 25 oranında büyüyeceği; telekomünikasyon pazarının 26,5 milyar dolar, BT pazarının ise 10,5 milyar dolara ulaşacağı öngörüldü.
Bu hedeflerin gerçekleşmesi ve bu yolda yapılması konusundaki görüşümüz iyimser durumda. Elbette, bu hedeflere rahatlıkla ulaşılabilir. Çünkü Türkiye henüz teknolojiyi her sektörde ve her ölçekte etkin bir şekilde kullanabilir hale gelmiş bir ülke değil. Bilişim sektörünün Türkiye’deki büyüme potansiyeli, diğer hiçbir sektörde olmadığı kadar yüksektir.
Bu nedenle de bu büyüme rakamları Türkiye’nin potansiyeli ve GDP’si göz önüne alındığında çok da yüksek değildir. Türkiye’de bilişim teknolojileri pazarının büyüklüğü kısa zamanda çok daha artacaktır. Sektörel büyümeler tek haneli seyrederken, bilişim teknolojileri pazarının büyüme oranları çift haneli olacağı öngörüsünü taşımaktayız.