Daha önce stratejinin gerekliliği ve nasıl bir strateji oluşturulmasına dair yazmıştık.
Strateji ile ilgili eklemek istediğim birkaç düşüncem var. Son yazıda iki ayrı konumda yer
alan iki yayınevi örneğinden ilerlemiştik. Konum ve hedefler stratejiyi belirlerken elbette
ki son derece önemli etkenler. Bunun yanında mecralar ve kitle de belirleyici olabilmekte
strateji adına. Yayınevleri kimi zaman bol ödüllü kampanyalar düzenlerken, kimi zaman
yazarların imzalı kitaplarını dağıtabilmekte ki bunlar kitlenin beğenisi ve
ödüllendirilmesi ile ilgili yollar. Bunları kimi zaman bir sosyal medya kanalında üye
toplamak için, kimi zamansa CRM listelerine, mailing verilerine yeni isimler, yeni
numaralar eklemek adına yapılmakta.

Yapılan yaygın bir hata ise şöyle gelişiyor; Sosyal medya ağlarında çok sayıda üyeye sahip
olmak bir marka adına önemli bir arguman olarak düşünülüyor. Hatta hizmet veren ajanslara bu konuda baskılar yapılıyor, ya da tam tersine işliyor konu; ilgili ajans verdiği hizmete örnek olarak üye sayısındaki artışı önemli bir argüman olarak sunuyor. Elbette ki bu veri ulaşılmış insan sayısını göstermek adına önemli. Gelin görün ki burada biri çok önemli iki durum gözden kaçırılıyor. Öncelikle sizin hayran sayfanızda 50.000 kişi bulunması, yaptığınız girişin o 50.000 kişiye de gösterildiği, onların duvarlarında çıktığı anlamına geliyor düşüncesi büyük bir yanılgı. Üyelerinizin tercihleri, sizin girişlerinize yorum yapıp yapmadıkları, sizin girişiniz yeterince “popülerken” üyenizin online olup olmadığı gibi konular burada önemli etken. Aslında çok daha az kişinin gördüğünden kesinlikle emin olabilirsiniz.

İkinci ve daha önemli gözden kaçan konuya gelelim. Eskilerin bir sözü vardır; Kemmiyet
değil, keyfiyet önemlidir! diye. “Önemli olan miktar değil, kalitedir” olarak da
düşünülebilir bu sözün anlamı. Aslî olarak bir marka sosyal ağları, elde edeceği üye sayısı
ile değil, üyeleriyle kurduğu sosyal iletişimi ile kullanmalıdır. Bir kampanyanın ön
çalışmasını gerçekleştirmekten, ürünler ile ilgili geri dönüşlere kadar birçok iletişim
ihtimali bulunmakta. Elbette ki üye sayısı bir gösterge, lakin bütün pazarlama planını
bunun üzerine kurgulamak ise önemli bir eksiklik olurdu.

Dijital pazarlama kanalları, hedefleme yaparken kitleye dair önemli avantajlar sunduğu gibi, kampanya süresince ve sonrasında sunduğu geri dönüşlerle değerli bilgiler verir. Kaç kişi, ne zaman, hangi mecralarda reklamınıza ilgi gösterdi? Hangi “keywords”leriniz daha çok ilgi gördü. Google adwords sizin için hangi “keywords’leri” öneriyor. Daha da detaylandıralım; Hangi reklamınıza tıklayarak sitenize gelen kişiler, sitenizde hangi ürünlere ve hangi alanlara ilgi gösterdiler, ne kadar süre buralarda bulundular? Bu bilgiler, hem kampanyanız sürmekteyken hızlı yenilemelere olanak sağlayacak, hem de bir sonraki kampanya için yol gösterici önemli deneyimler olacaktır. Özellikle bu işi yapan ajanslar, her kampanyada biraz daha ustalaşacaklardır. Dolayısıyla her dijital kampanyayı bir “case study” gibi görüp, aldığımız dersleri not etmemizde, öğrenilecek detaylar aramamızda fayda var eğer bu alanda çalışan profesyonellersek.

Sevgiler, saygılar sunar, iyi bir hafta dilerim…