Sosyal Medya’da paylaşım yapmayı sevdiğimiz kesin. Artık duygularımızı, sorunlarımızı hatta her şeyimizi internette paylaşmak için büyük çaba içindeyiz. İnternette var olmak son yılların büyük trendlerinden. Peki sosyal medyada nerede neler paylaşıyoruz? Ne kadar duygusalız?

Toplum psikolojisi gerçek hayattaki gibi sosyal medyada kitleleri ardından sürüklüyor. Sosyal medyada paylaşılanlar normal hayattakinden daha hızlı dijital olarak yayılıyor ve milyonlara hitap ediyor. Dijital kanaat önderi diyebileceğimiz sosyal medya ünlüleri dakikalar içinde binlerce kullanıcının görüşlerini etkileyebiliyor. Toplumsal ve siyasal olaylarda sosyal medya kullanıcılarının tepkisi genellikle birbirine benziyor ve hızlı yayılıp, hızlı unutulma eğilimi gösteriyor.

Sosyal Medya’da  özellikle Twitter ve Facebook ile toplum kendini daha güçlü hissediyor. Ani ve hızlı değişen olaylara toplum da aynı şekilde cevap verebiliyor. Kitleler bu ağları kullanarak dijital başlayan hareketleri gerçek zamanlı hareketlere dönüştürüp, ülkenin siyasi ve sosyal yapısını şekillendiriyorlar. Ülkemizde ve dünyada son zamanlarda bununla ilgili bir çok  örneği yaşadık. Arap Baharı/Kışı, İran’daki olaylar, Gezi Direnişi, gibi bir çok hareket sosyal medya ile şekillenip büyüdü ve sokağa taştı. Son günlerde Berkin Elvan için Twitter’da 14 milyondan fazla Tweet atıldı.

Sosyal Medya’nın gücüne örnek verilebilecek bir başka olay da geçtiğimiz günlerde Trafik Kanunu’nda yapılacak değişiklikle 24 milyon kişinin ehliyetinin değiştirilmesiyle gündeme gelmişti. Bunun için, ehliyet sahibi her sürücünün yenileme için 89 TL ödemesi; ilk kez ehliyet alacak olanların ise sınıfına göre 110 lira ila 556 lira arasında değişen tutarlarda ehliyet parası ödemesi planlanmıştı. Ancak bu planlara, sosyal medyadan çığ gibi tepki yağmıştı. Twitter’da konuyla ilgili açılan #Ehliyeticin101TLveremem hashtagi en çok konuşulan ve üzerine yorum yapılan konu olmuş; gelişmeler üzerine Maliye Bakanı Şimşek konuyla ilgili Twitter’da bir açıklama yapmıştı.

 

Dijitalde görüşlerin hızlı yayılmasının yanı sıra ruh hallerinin de sosyal medya siteleri yoluyla bulaşıcı bir şekilde kitlelere ulaştığı ortaya konuldu.

ABD’de Kaliforniya Üniversitesi Yale ile Facebook’un ortaklaşa yaptırdığı bir araştırma, Facebook gibi sosyal medya siteleri yoluyla ruh hallerinin bulaşıcı bir şekilde geniş kitlelere yayılabileceğini ortaya koydu.

Bazıları çalışma yapıldığı sırada Facebook çalışanı olan araştırmacılar 2009 Ocak ayı ile 2012 yılı Mart ayı arasında Facebook’a konan milyarlarca duygusal içerikli mesajı irdelediler.

Duyguların nasıl yayıldığını anlamak için yağmur örneğini alıp, yağmur yağdığında güncellemelerin nasıl geliştiğini takip ettiler.

Önce yağmurlu ve kapalı havalar olan yerlerde negatif mesajların yüzde 1,16 arttığını ve pozitif mesajların yüzde 1,19 oranında azaldığını saptadılar.

Sonra yağmurdan etkilenenlerin, havanın o kadar kötü olmadığı başka kentlerde yaşayan arkadaşlarının durumunu incelediler.

Sonuç ne mi oldu peki? Her bir olumsuz mesaj bu kişilerin arkadaşları arasında olumsuz içerikli güncellemelerin oranını normal düzeyine göre yüzde 1,29 artırıyordu.

Şaşırtıcı olan mutlu mesajların etkisinin daha güçlü olması. Eğer bir kullanıcı neşeli bir mesaj koyarsa, bu dostları arasında olumlu mesajlarda yüzde 1,75 oranında bir artış yaratıyor.

Bu konuda yapılan araştırmanın sonuçlarını yazan ekip şöyle diyor: “Sonuçlar, duyguların sosyal medya iletişim ağlarından geçerek büyük ölçeklerde duygu birlikleri yarattığı, mutlu ve mutsuz insan kümeleri oluşturduğunu gösteriyor.”

Araştırma sonuçlarına göre Facebook’ta olumlu mesajlar çevrenize ve arkadaşlarınıza yine olumlu olarak yansıyor. Aynı durum olumsuz mesajlarda da geçerli oluyor. Ancak daha ilginç olanı ise olumsuz paylaşımlara yapılan olumlu yorumların kişilerin düşüncelerini pozitif yönde değiştirebildiğini gösteriyor.

Bu bulgular neticesinde raporda sosyal medyadaki duyguların yayılma gücünün küresel çapta büyük etkiler doğurabileceği öne sürülüyor. Doğrudan etkisi olmasa da bu sonuçlar sosyal ağların doğru kullanıldığında mükemmel bir propaganda aracı olduğunu gösteriyor.

Peki tüm bunların yanı sıra Sosyal Medya bizi mutlu mu ediyor yoksa mutsuz mu?

Yapılan araştırmalara göre sosyal medyanın kişiler üzerinde baskı yaratan bir yanı olduğu gerçeğini ortaya çıkartıyor. Kişiler sosyal medyada var olmaya, takipçi sayılarını artırmaya büyük önem veriyorlar.

Facebook, Instagram ve Twitter’da kişiler gerçek kimliklerinin yanı sıra sanal karakterler yaratıp varolma eğilimindeler.

Facebook’ta daha çok  olumlu haberlerimizi ve mutlu anlarımızı paylaşma eğilimindeyiz. Yapılan araştırmalara göre arkadaşlarımızın sürekli olumlu haberlerini, sahip olmadığımız özelliklerini ve sürekli faaliyet halinde olduklarını görmenin bizleri depresyona soktuğu, kendi hayatlarımızı sorgulamamıza neden olduğunu gösteriyor. Facebook’ta yaratılan hayatlar gerçeğin genellikle bir kısmını yansıtan, her şeyin yolunda gittiği izlenimi verme eğiliminde oldukları gözlemleniyor. Bu yaratılan sanal kimlikler takip edenler için  eksiklik hissiyatının yaratılmasına neden oluyor.

Twitter kullanıcıların Facebook’a oranla daha fazla gerçeği ve duygularını paylaşma eğiliminde oldukları gözlemleniyor. Facebook’ta olduğundan daha agresif, hızlı ve cesur paylaşımlar yapılıyor. Twitter’da sayılarının oldukça fazla olduğu ‘sanal’ kişiliklerin kitleleri hızla etkileme ve harekete geçirme etkilerinin küçümsenemeyecek derecede olduğu biliniyor. Twitter’da komik, kara-mizah veya hem dil hem de içerik olarak dürüst profillerin takipçilerinin oldukça fazla olmasının sebebi ise söylenmeyenleri söyleyebilmeleri.

Instagram! Instagram kullanmayı çok seviyoruz. Kullanıcılar çektikleri en  basit ve sıradan bir fotoğrafı bile uygulanan birkaç farklı efekt ile göz kamaştırıcı hala getirebiliyorlar. Bunun yarattığı tatmin kısa sürede Instagram’ın en çok kullanılan fotoğraf paylaşım alanı haline gelmesini sağladı. Peki Instagram bu duygu paylaşımlarında nasıl bir yer alıyor? Her ne kadar Twitter ve Facebook’a oranla daha sakin görünse de büyük etki alanlarından biri. Facebook’ta olduğu gibi Instagram’da da arkadaşlarının hayatlarını, faaliyetlerini takip etmek kişide sahip olmadıklarını sorgulamaya ve mutsuzluğa neden oluyor.

Psikolojik, toplumsal ve siyasal hayata bu denli etkisi olan Sosyal Medya’nın gücü yadsınamaz derecede büyük. Sosyal medya psikologların yeni çalışma ve araştırma alanlarından biri olmaya aday. İyi ve detaylı analizler ile kitlelerin topluma duygu yansımalarını ve bireyin sürüklendiği psikolojiye sosyal medyanın ne denli etkin olduğu araştırılması gereken konular arasına girdi.