Belirli bir düzende yaptığım tüm yurtdışı ziyaretleri üzerine yazılar yazmaya devam ediyorum. Daha önce bahsettiğim Sao Paulo, Brezilya gezisinin ardından Rio de Janeiro’ya da gittim. Bu şehirle ilgili de olukça ilginç gezi notlarım var. Uzatmadan paylaşıyorum:

Ben, Luciano Bargmann (Teknik Değerlendirme Lideri), Andy Tryba (CEO)
  1. Rio de Janeiro’ya direkt THY uçuşu bulamadığım için Sao Paulo üzerinden aktarmalı uçtum. Istanbul > Sao Paulo toplam 13 saat sürdü her zamanki gibi ve THY hizmet kalitesi göğsümü kabartmaya devam etti. Kısa mesafeleri business uçmak çok birşey değiştirmiyor hayatınızda fakat 5+ saatlik uçuşlarda THY ile business uçmayı en azından bir kez denemelisiniz.
  2. Sao Paulo’dan Rio’ya uçuşumu Gool isimli yerel bir havacılık şirketi ile yaptım. Pegasus kalitesinde diyebiliriz. Toplam 1 saat sürüyor ve küçük bir uçakla yapılıyor.
  3. Rio klasik bir akdeniz şehrine benziyor. Elbette başka bir kıta ve insanları, kültürü tamamen farklı. Türk’lere karşı herhangi bir önyargıları yok, hatta iyi davranıyorlar. Fakat bu iyi davranma bir zaman sonra sizi sıkabilir. Eğitimli Brezilyalı’lar biraz fazla koruyucu, sürekli “o sokağa gitme, şunu yapma, sokakta telefonunu kullanma” falan diyorlar. Evet ülkede suç oranı yüksek fakat biraz abartıyorlar, sizi sevdiklerinden yapıyorlar bunu ama korkup otel odasına hapsolmayın. Kapalı çarşı görmüş adamı yormaz.
  4. Brezilya dışından olduğunuz için size herkes “gringo” diyor. Rahatsız olmayın, bu agresif bir söylem değil, Amerikan kültürünün etkisinde olan bizler için biraz agresif gelebiliyor ilk bakışta fakat aslında öyle değil son derece günlük bir kullanım, insanlar birbirleriyle konuşurken “gel seni gringo arkadaşımla tanıştırayım” falan derler tribe girmeyin 🙂
  5. Bizimle tam ters mevsimleri yaşıyorlar ekvatorun güneyinde oldukları için, Ağustos onların kışı bilginiz olsun. Kış dedikleride azıcık yağmur ve 25 derece hava. İstanbul çocuğuyuz, sıkıntı yok.
  6. Mutfakları tabi çok zengin fakat et yerken dikkatli olun, eğer domuz yemiyorsanız bifteğin yanında gelen siyah fasülyeleri de yemeyin. Domuz burnu vs ile kaynatılan geleneksel bir yemekmiş, tabi bunu ben ayrılmadan önce söylemeyelerdi iyiydi.
  7. Eğer dünyanın şeklini ve ülkelerin konumunu bilmeyen biri olsaydım “Almanya mı yoksa Brezilya mı Türkiye’ye komşudur?” sorusuna kesinlikle Brezilya derdim. İnsan davranışları bizimkine çok yakın. Profesyonel taraftan bakınca ise Crossover iş tekliflerine Avrupalı birinin ilk tepkisi “neden, ne bit yeniği var acaba” gibi iken Brezilya’da bu durum “neden olmasın” şeklinde. En sevdiğim özellikleri bu diyebilirim.
  8. İngilizce konuşma oranı biraz düşük, bazı insanlar sizi anlasalarda konuşmak istemiyorlar İngilizce.
  9. Bu turda Crossover CEO’su Andy’de bize katıldı. Yoğun ve verimli bir programdı.
  10. PHP tarafında Chief Architect seviyesi işe alım yapmanın ne kadar zor olduğunu birinci elden öğrenmiş olduk. Java, Ruby, C#, CPP gibi dillerde bu durum nispten daha kolayken işe alım sürecinde uygulamaya alıştığımız filtrelerin doğru olmadığını öğrendik PHP tarafında. 10 Yıllık PHP deneyimi olan birinin hiç enterprise, mimari bilgisi olmayabileceğini öğrendik. Hasılı, sayıca PHP geliştiriciler fazla olsa da aralarında mimari algısı olan, test süreçlerine hakim Chief Architect bulmak oldukça zor.
  11. Basın ilgisi yine inanılmazdı. Aşağı yukarı 50 kadar Brezilya mecrası, gazete, tv ve web siteleri aktivitelerimize yer verdi. Trump yönetiminin uygulamaya başladığı vize kısıtlaması ile birlikte bize yer vermeleri ve bizi Amerika dışındaki kabiliyetler ve Amerikan şirketleri için bir çözüm olarak göstermeleri beni gururlandırdı.

Her zaman olduğu gibi Rio’daki aktivitelerimizi gösteren bir video ile yazıma son veriyorum. Büyüklüğü önemli olmaksızın Türkiye dışında operasyon yapan her şirkete/girişimciye karşılıksız danışmanlık yapmantan mutluluk duyarım. Size bu yazıyı Ukrayna, Kharkiv’den yazıyorum. Burada gerçekleştirdiğim işe alım turnuvası ve şehir notlarımı önümüzdeki haftalarda paylaşacağım.