Harvard Business Review’de yayınlanan Muhtar Kent röportajının üzerine yazmak istedim bu yazıyı. Başlıkta kullandığım bir cümle, yazıya yorum yazan birinin cümlesi. Aslında hepimizin zaman zaman düşündüğü bir şey: ¨Kola çok zararlı, çok gereksiz, ama adamlar öyle pazarlıyorlar ki herkes satın alıyor.¨

Bir ürünün kullanıcılar tarafından talep görmesi için ne gibi özelliklere sahip olması lazım? Kaçırdığımız nokta bu bence. Cola, insanların su dışında içebilecekleri serin içecekler üretiyor, kimse Cola’dan yararlı bir ürün üretmesini beklemiyor. Evet, tam tabirle ¨junk¨!

Röportaja dönelim.

Muhtar Kent 2000’lerin başında Coca-Cola’nın çok kibirli olduğundan ve kibir yüzünden iş yapamaz hale geldiklerinden bahsediyor. Öyle ki tüm toplantıları sadece kendi içlerinde yapıyorlarmış. Türk CEO’nun ilk görevi şirket içi toplantıları azaltıp, olabildiğince çok şirket dışı ilişkiler kurmaya teşvik etmiş çalışanları. Çoğunlukla da şişeleme partnerleriyle. Büyük, başarılı bir şirket için en önemli problemlerden biri; kibir. Bence Nokia, Microsoft bu sebeple bazı ürün kategorilerinde geriye düştüler.

Muhtar Kent Sosyal Medya hakkında şöyle demiş: ¨Five years ago social media was 3% of our total media spend. Today it’s more than 20% and growing fast.¨ 5 yılda sosyal medya bütçesi %3’ten %20’ye çıkmış, genel medya harcamaları içinde. Benim ilginç bulduğum artıştan ziyade, Cola’nın 5 yıl önce hangi sosyal mecralara medya harcamalarının %3’ünü aktardığı. Sizce Cola Turka veya başka büyük bir marka şu anda dahi sosyal mecralara medya harcamalarının %3’ünü ayırıyor mudur?

Röportaja yapılan başka bir yorum ise şöyle: ¨Although I lost some years ago my job at the Company, indirectly because of this man and his restructuring programm,  I still think he took the best decisions for the Company to grow and I think he is doing a great job! They are no so innovative as at Pepsi`s but it is a cool place too work and now I have the impression they are focusing on the right things.¨ Evet bu adam Muhtar Kent’in yeni yönetim anlaşıyıla dolaylı yoldan işini kaybetmiş. Ama lanet etmiyor, aksine Kent’in işini çok doğru yaptığını söylüyor. Hangimiz böyle bir yorum yapabilirdi, kaybettiği işinin ardından?

Röportajda Muhtar Kent’e saha inip neden Cola satışı yaptığı sorulmuş. Bir CEO’nun bizzat müşterilere kola satmasının gerçekten gerekli olup olmadığını merak etmiş Adi Ignatius. Muhtar Kent ise bunun gerekli olduğunu, çünkü bir CEO’ya bile çok şey öğrettiğini söylüyor. Bunun benzerini Ahmet Zorlu Zincirlikuyu’daki konutların satışında yapmıştı. Tabii ki aradaki fark niyet. Zorlu daha fazla satış yapmak için, Kent ise sahayı yıllardan sonra tekrar tecrübe etmek için iniyor.

Futbol söz konusu olduğunda bunu hep konuşuruz, Neden Almanya’da yetişen Türk futbolcular daha profesyonel oluyor? diye. Aslında bu sadece futbol için geçerli değil. Diğer sektörlerde de profesyonel ve vizyoner bir eğitim olmadan sınırlanıyoruz, ufuk açamıyoruz. Yani büyüklerimizin deyişiyle, Temeli iyi olmalı çocukların.

Not: Yazıyı yayınlamadan hemen önce Steve Jobs’ın vefat haberi ulaştı. Günümüzün pek çok yeni vizyonerine, girişimcisine ilham veren bu adamı saygıyla anıyorum.